1 Haziran 2012 Cuma

Ah yavrularım ah canlarım ah vicdan azaplarım

Hep arkadaşlarıma diyorum "yazmak istiyorum" ama hep erteleme hep araya başka işler girmesi ... Ben bence yazamayacağım galiba ama istemeyi hiç bırakmayacağım. Böyle ayda yılda birde olsa yazmaya çalışacağım ve belki birgün gerçekten yazabileceğim :) Oğullarım büyüdüğünde onlar için hissettiklerimi okuyacak, bunu düşünmek çok keyifli :)

2 kuzuda büyüyor yavaş yavaşşş. Yavaş yavaş diyorum çünkü sanki hiç büyümüyorlarmış gibi geliyor bazen. Sanki ben bu koşturmacadan, yorgunluktan hiç kurtulamayacağım gibi... Hala çalışan anne bunalımlarım sürmekte. Hala kendime veya arkadaşlarıma ayırdığım vakti onlardan çaldığım vakit gibi görüyor ve çok ama çok üzülüyorum. Minik yavrunun beni görünce "uhuuu, uhuuu" (yani yuppiii, yupppiii) demesini duymak için hiçbir plan yapmıyor doğru işten onlara koşuyorum.


Cihan Alp benim sakin, uslu, garip bebeğim. Garip bence çünkü onun sürekli bakıcıyla olduğunu (benim tabirimle bakıcı elinde büyüdüğü) düşündükçe içimdeki tüm merhamet duyguları gözlerime yaş olarak doluyor. Hafta sonu bir dakika dahi kucağımdan inmek istememesi sürekli bana beni ne kadar özlediğini düşündürüyor ve daha çok üzüyor. Minik yavru bu eylülde okula başlayacak. Her ne kadar 2 yaşında ve küçük diye düşünsemde bunun onun için daha iyi olacağını düşünüyorum. Sosyalleşmesi ve yaşıtları ile bir arada olması gelişimi açısından çok önemli. Abisi ile aynı okula gidecek ki bu da onun için bir artı olacak. Eminim ki abisiyle gideceği için daha hevesli olacaktır. Abimizse ana okuluna başlıyor bu sene :) Artık zorunlu eğitim başlıyor. 4+4+4 saçmalığı çıktı ama beni hiç ilgilendirmiyor bu durum. Ben herhalukarda anaokuluna göndermek taraftarıyım. Canım kara gözlü ceylanım biraz daha oynasın, biraz daha ders stresi duymasın istiyorum. Nasıl olsa yıllarca okuyacak. 60 aylık olacak tam eylülde Çağan Emre. 60 ay bence ilk okul 1 için çok erken. Çağan Emre'ye baktığımda hiç yerinde durmayan oturularak yapılması gereken aktivitelerde bile en uzun süre 1 dk oturabilen bir çocuk görüyorum. Nasıl olurda bu çocuk 20 dk oturur ders dinler? Çok zor!


Her anne sanırım benim gibidir. Oğullarım için hayal ettiğim şeyler o kadar çok ki! Ama en çok Çağan Emre için hayallarim var nedense şu an. Cihan Alp çok küçük diye mi bilmem. Hala ona bebek diye bakıyorum. Çağan Emre için en çok dileğim hayalleri olması. Hayalleri olursa ve tabi ki yerine getirebilirse ne harika olur :) Bazen onunla resim yaparken hayal kurmasını sağlamaya çalışıyorum. Hadi oğlum geleceği çizelim diyorum mesela. Yaşı sanırım bunun için daha uygun değil, çünkü hep resmi aynı oluyor :) Belki de resimle ifade edemiyor kendisini (aynı ben yani). Çocuklarım kalıpların içinde olmasın istiyorum. Özgür ruh, özgür adam olsun istiyorum. Belki de ben hiç olamadığım için...


Sürekli onları düşünüyorum. Çok sağlıklı olmasada bunun böyle olması hoşuma gidiyor :) Onlara sarılıp öyle durmak istiyorum :)

Çağan Emre sanırım tipik 5 yaş davranışları sergiliyor şu an. Sürekli bana "Anne bu dünyada zürafalar neden var?" "Anne bu dünyada ışıklar neden var?" gibi sorular soruyor. Bende elimden geldiğince doğru yanıtlamaya çalışıyorum ama bir noktada tıkanıyorum tabi ki! Zürafa???

İki çocuk çok çocuk gerçekten ama bazen 3 nasıl olur diye düşünmüyor değilim. Düşünüyorum mesela bir kız olsa nasıl olur araları? Şimdi bazen o kadar güzel oynuyorlar ki çok eğleniyoruz onların bu durumu ile. Cihan Alp sürekli "Naan Naan gel" şeklinde geziyor abisinin peşinde. Ama bir bakıyorsun birisi diğerine birşey yapmış ortalık yıkılıyor. Cihan Alp abisinin birşey yapacağını seziyor artık :) Hemen bağırmaya veya ağlamaya başlıyor çığlık çığlık. Sanırım gelecek sene çok iyi olacak araları artık. Aralarına bir üçüncü gelse ne olur? Sanırım benim garip kuşum Cihan'ım iyice garipleşir. Böyle düşünüp hemen vazgeçiyorum bu fikirden. Zaten 5 senedir uykusuz geceler canıma tak etti sanırım artık. Ama onlara duyduğum bu anlatılamayacak sevgi, bir çocuğu daha böyle sevme ihtimali aklımın hep bir köşesinde. Güray la bazen 3. fikrini konuşuyoruz ve okadar yorulmuşuz ki yıllardır hemen konuyu kapatıyoruz :) Belki Cihan Alp 5 yaşına gelince bir son kız denemesi yaparım ama belki :) Ya o da erkek olursa!!!! Amaninnnn kaçın :)

Yeni iş çok yoğun. Akşam onların saatinden biraz daha çalıyorum diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Sürekli bir vicdan azabım var. İş değiştirmeseydim onlarla daha çok vakit geçirebilirdim. İş değiştirmeseydim bu kadar yorgun olmazdım yanlarında :(

Ah yavrular ah yavrular... Ah canlarım ah vicdan azaplarım :)













1 Haziran 2011 Çarşamba

Öneri: John Fowles - Koleksiyoncu

Her ne kadar çok istesemde kitap okuyamıyorum çünkü eve gittikten sonra oğluşlarla ilgilenmek, vakit geçirmek, doyurmak, uyutmak gibi görevlerim var. Ancak fırsatını bulduğumda okuyacağım kitaplarım sonsuz :)

Büyücü'nün yazarı John Fowles'in ilk kitabı olan Koleksiyoncuyu okudum en son. John Fowles'i tanımak ve öyle Büyücü ye başlamak istedim. Ardından da fransız teğmenin kadınını okumayı planlıyorum.

Koleksiyoncu yazımdaki olağanüstü dile bakmaksanız bir rehin - rehin alan ilişkisi. Ancak işin içine duyguların yalın anlatımı ve tarafsız karakter aktarımı girdiğinde olağanüstü bir ilişki betimlemesi çıkmış ortaya. Tutsak edenin sınıfı ve tutsak alınanın sınıfının da sorgulandığı bir anlatım aynı zamanda.

Roman hastalık derecesinde asosyal bir taşralı kelebek koleksiyoncusu ile sanatçı (elit ?) sınıfa girmeye çalışan güzel bir sanat öğrencisinin etrafında dönüyor. Rehin alınan kızın küçük bir odada yaşadıkları düşündükleri ve rehin alan ile kurmaya çalıştığı ilişki ana planda daha çok. Son derece klastrofobik bir roman olmasına rağmen anlatımın akıcılığı size o sıkışmışlık duygusunu hissettirmiyor. Sonu ise tamamen çarpıcı bir şekilde bitiyor. Sonunu söylemeyeceğim tabi ki :)

Herkese önerebileceğim başyapıt niteliğinde bir roman.

     

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Benim fanatik yakışıklılarım


Benim fanatik yakışıklılarım :) Benim dünyam işte bu resim! Bu yüzlerdeki gülüş için herşey... Hiç solmasın diye... Hep bana gülsünler diye... Hep yanımda olsunlar diye... 

28 Aralık 2010 Salı

Ah uykusuz geceler ah!

Geçecek biliyorum ama dilekolay tam 3 yıl 3 aydır kesintisiz uyuyamıyorum ve hep yorgunum.  Artık kendi yorgunluğumdan kendim bile bıktım. Kocacım ne yapsın :) (Neyse bu ayrı bir konu).

Dün akşam saat 2, 3, 4, 5, 6 da kalktım. Ve sabah saat 07:05 de bakıcı geç kalıyorsunuz diye tekrar uyandırdı saolsun :). Çağan Emre normalde 1 veya 2 kere kalkıyor kesin. E haliyle bebeğim Alp'imde 2-3 kere kalkıyor etti 3-5. Saat 11 de yatsam 6:30 da kalkmak zorundayım 7/5 etti 1.5 saatte bir. Buna can dayanır mı dostlar. 

Ama olsun nasıl olsa yaşlanınca çok uyuyacağım. Şu hallerini özleyeceğim. Onlara sarılamayacağım. Üff anne deyip kaçacaklar. Bari şu an sarılayım öpüp koklayıp uyanayım :)

21 Aralık 2010 Salı

Küçük bebeğim - Alp'im

Minik bebeğim her geçen gün büyüyor. Alp'im de Çağan'ım da yaşamadığım duyguları yaşıyorum. Alp ninni söylediğimde sakinleşiyor ve gözümün içine bakıyor ve dinliyor. Yüreğim cızır cızır eriyor tabi ki o an. Anneler o cızırtıyı bilirler. İçini yakan ve doyumsuz zevkli bir cızırtı...

Alp'im küçük meleğim, herşeyim...

24 Kasım 2010 Çarşamba

Bu annelik deli bi şey :)

Gece saat 23:00 de yattım. Her iki oğlumuda uyutmuştum ve uyku gözümden akıyordu. Hemen uyumuşum. Saat 04:30 gibi minik oğlumun sesine uyandım. ıggı pıgı :) Emzirmek için aldım ve onu ne kadar özlediğimi farkettim birden. Sarılmak sarılmak öpmek öpmek istedim. Sonra kendi kendime şaşırdım. Bu annelik böyle hastalıklı bir durum işte. 4 saat önce yatırdığın bebeğini 4 saat sonra delicesine özlemek... Bu sağlıklı bi şey değil ki! Bu annelik :)